MACİD: (Ar.) Er. - Şan ve şeref sahibi olan
kimse. İyi ahlaklı. Ulu.
MACİDE: (Ar.) Ka. - (bkz. Macid).
MAĞFİRET: (Ar.) Ka. - Allah'ın
kullarının günahlarını bağışlaması, örtmesi.
MAHBUB: (Ar.) Er. 1. Muhabbet olunmuş, sevilmiş,
sevilen, sevgili. 2. Mahbub-i Hûda, (Allah'ın sevgilisi) Hz. Muhammed (s.a.s).
MAHBUBE: (Ar.) Ka. - Muhabbet olunmuş, sevilmiş,
sevilen. - (bkz. Mahbub).
MAHFER: (Fars.) Ka. - Ay aydınlığı, ay ışığı.
MAHFİ: (Ar.) Er. - Gizli, saklı.
MAHFUZ: (Ar.) Er. Korunmuş, gözetilmiş. Gizlenmiş,
saklanmış.
MAHİN: (Ar.) - (bkz. Hz. Peygamberin isimleri).
MAHİNEV: (Fars.) Ka. - Yeni ay, ayça, hilal.
MAHİNUR: (Fars.) Ka. 1. Ayın nuru, ışığı. 2. Ay
yüzlü güzel.
MAHİR: (Ar.) Er. - Maharetli, hünerli, elinden
iş gelir, becerikli.
MAHİRE: (Ar.) Ka. - (bkz. Mahir).
MAHİZAR: (Fars.) Ka. - İnleyen ay.
MAHİZER: (Fars.) Ka. - San, altın renginde ay.
MAHMUD: (Ar.) Er. 1. Hamd olunmuş, sena edilmiş,
övülmeye değer. Makam-ı Mahmud: Hz. Muhammed'in en büyük şefaat makamı,
cennet. 2. Ebrehe'nin Kabe'yi yıkmak üzere getirdiği filin adı. 3. Mahmud
(Kaşgarlı) Karahanlılar'dan olan bu Türk bilgini "Divanu Lügati't-Türk" adlı
eseriyle tanınmıştır. 4. Mahmudiye: 2. Mahmut devrinde basılan altın
para.
MAHMUDE: (Ar.) Ka. - Bingör otu, sakmunya.
MAHMUR: (Ar.) Er. 1. Sarhoşluğun verdiği sersemlik. 2.
Uyku basmış, ağırlaşmış, yan baygın göz.
MAHMURE: (Ar.) Ka. -(bkz. Mahmur).
MAHPARE: (Fars.) Ka. - Ay parçası, çok güzel kadın.
MAHPERİ: (Fars.) Ka. - Ay gibi peri kadar güzel.
MAHPERVER: (Fars.) Ka. - Mehtap.
MAHPEYKER: (Fars.) Ka. 1. Yüzü ay gibi parlak,
güzel, nurlu. 2. Kösem Sultan'ın adı.
MAHRA:
(Ar.) Ka. 1. Elverişli, uygun şey. 2. Değerli kimse.
MAHRU:
(Fars.) Ka. - Ay yüzlü, yüzü ay gibi olan güzel.
MAHŞER: (Ar.) Er. - Huy, tabiat.
MAHSUN:
(Ar.) Er. - Güçlendirilmiş, güçlü.
MAHSUNE: (Ar.) Ka. - Kuşatılmış, sarılmış, çevrilmiş.
MAHSUT:
(Ar.) Er. - Hasat edilmiş, ekini biçilmiş. Biçilmiş ekin.
MAHTER:
(Fars.) Ka. - Yeni ay, ayça, hilal.
MAHUR:
(Fars.) - Türk musikisinde rast perdesinde karar kılan bir makam. - Erkek ve
kadın adı olarak kullanılır.
MAİDE: (Ar.) Ka. 1. Üzerinde yemek bulunan sofra. Yemek, şölen. 2. Kur'an-ı
Kerim'in 5. suresinin adı. 3. İsa ve Havarilerine gökten inen sofra (Maide-i
Mesih).
MAİL: (Ar.) Er. 1. Bir yana eğilmiş, eğik. 2. Hevesli, istekli, yetenekli.
Taraflı, içten istekli. 3. Andırır, benzer. 4. Tutkun.
MAİLE: (Ar.) Ka. - (bkz. Mail).
MAKAL:
(Ar.) Er. - Söz, lakırdı. Söyleme, söyleyiş.
MAKBUL:
(Ar.) Er. - Kabul olunmuş, alınmış, alınan. Beğenilen, hoş karşılanan, geçer.
MAKBULE:
(Ar.) Ka. - (bkz. Makbul).
MAKRUN:
(Ar.) - Ulaşmış, kavuşmuş, yakın. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
MAKSUD:
(Ar.) Er. 1. Kasdolunan, istenilen şey, istek. Maksad, niyet, murat. 2. Varılmak
istenen yer.
MAKSUDE:
(Ar.) Ka. - (bkz. Maksud).
MAKSUM:
(Ar.) Er. - Ayrılmış, bölünmüş. Kısmet. Rızk-ı Maksum; Allah tarafından
takdir edilmiş rızık.
MAKSUME:
(Ar.) Ka. - (bkz. Maksum).
MAKSUR:
(Ar.) Er. 1. Kasrolunmuş, kısaltılmış, kasılmış. 2. Alıkonulmuş. Bir şeye
ayrılmış.
MAKSURE: (Ar.) Ka. - (bkz. Maksur).
MAKUL:
(Ar.) Er. - Akla uygun bulunan. Akıl ile bilinir, akılla kanıtlanan. Oldukça
akıllı, sözü akla yakın.
MAKULE:
(Ar.) Ka. - (bkz. Makul).
MÂLİK: (Ar.) Er. 1. Sahip, bir şeye sahip olan, bir şeyi olan. Malikii'l-Mülk,
Allah. 2. Yedi cehennemin hakimi ve kapıcısı olan melek. 3. Zebanileri idare
eden melek. İmam Malik, Maliki mezhebinin kurucusu. Ashab bu ismi
kullanmıştır.
MALİKE: (Ar.) Ka. - (bkz. Malik). 1. Mal sahibi olan kadın. 2. Peri, su perisi.
MALKOÇ:
(Tür.) Er. - Akıncı ocağı reisi.
MALUM:
(Ar.) Er. - Bilinen, belli. Herkesçe bilinen. Faili belli olan fiil.
MAMUR:
(Ar.) Er. 1. Bayındır, şenlikli. 2. İmar edilmiş, işlenmiş yer. 3. Beyt-i
mamur: Kabe.
MANA:
(Ar.) 1. Mana,
anlam. 2. İç, içyüzü. 3. Rüya, düş. - (bkz. Anlam).- Erkek ve kadın adı olarak
kullanılır.
MANOLYA:
(Frans.) Ka. - Manolyagillerden. Beyaz renkli ve güzel kokulu çiçekleri olan,
süs bitkisi olarak yetiştirilen ağaç ve bu ağacın çiçeği.
MANSUR:
(Ar.) Er. 1. Yardım olunmuş, Allah'ın yardımıyla galip, üstün gelmiş. 2. Türk
musikisinde bir düzen. 3. Bir ney çeşidi.
MANSURE:
(Ar.) Ka. - (bkz. Mansur).
MANZUR:
(Ar.) Er. - Bakılan, nazar olunan. Gözde olan, beğenilen.
MANZURE:
(Ar.) Ka. - (bkz. Manzur).
MARAL:
(Tür.) Ka. - Dişi geyik, ceylan, karaca.
MARİFET: (Ar.) Ka. 1. Herkesin yapamadığı ustalık, herşeyde görülmeyen hususiyet,
ustalıkla yapılmış olan şey. 2. Bilme, biliş. 3. Hoşa gitmeyen hareket. 4.
Vasıta aracı, ikinci el. Marifetname: İbrahim Hakkı Bey'in divan
kültürüne ait hazırladığı meşhur eseri.
MÂRİYE: (Ar.) Ka. - Şen'un adında birinin kızı olup hicretin 7. yılında kızkardeşi
Şirin ile birlikte, Mukavkıs tarafından Hz. Muhammed'e (s.a.s) hediye edilen
kıbti bir cariye. Hz. Peygamberin hanımlarından küçük yaşta ölen oğlu İbrahim'in
annesi.
MARUF:
(Ar.) Er. 1. Herkesçe bilinen tanınmış belli. Meşhur ünlü. 2. Şeriatın
emrettiği, uygun gördüğü.
MARUFE:
(Ar.) Ka. - (bkz. Maruf).
MÂRUT:
(Ar.) - Arkadaşı "Harut" ile meşhur olan bir melek olup
büyü ile uğraştıklarından dolayı kıyamete kadar kalmak üzere Babil'de bir kuyu
içerisine hapsedilmişlerdir. - İsim olarak kullanılmaz.
MASUM:
(Ar.) Er. 1. Suçsuz, kabahatsiz, günahsız, ismet sahibi. 2. Saf, temiz. İmam-ı
Rabbani'nin oğlu.
MASUME:
(Ar.) Ka. - (bkz. Masum). İmamiye mezhebinde günahsız sayılan ehl-i beyt
mensubu.
MASUN:
(Ar.) Er. - Korunmuş, korunan.
MASUNE:
(Ar.) Ka. - (bkz. Masun).
MAŞUK: (Ar.) Er. - Sevilen, sevilmiş.
MAŞUKA: (Ar.) Ka. - (bkz. Maşuk).
MATLUB:
(Ar.) Er. - İstenilen, aranılan, talep edilen şey.
MATLUBE: (Ar.) Ka. - (bkz. Matvlub).
MATUK:
(Ar.) Er. - Azat olunmuş, özgürlüğü bağışlanmış.
MATUKE:
(Ar.) Ka. - (bkz. Matuk).
MAUN:
(Ar.) Er. Zekat. Kur'an-ı Kerim'in 107. suresi.
MAVERA:
(Ar.) - Ara, geri, bir şeyin ötesinde bulunan. - Erkek ve kadın adı olarak
kullanılır.
MAVİYE: (Ar.) Ka. - Suya ait.
MAYE:
(Fars.) Ka. 1. Maya, asıl ve gerekli madde. 2. Para, mal. İktidar güç. 3. Bilgi.
MAZHAR: (Ar.) Er. 1. Bir şeyin
göründüğü çıktığı yer. 2. Nail olma, şereflenme. 3. Bazı tekkelerde oturarak
uyurken dayanılan kısa değerde. 4. Bir çeşit tef.
MAZLUM:
(Ar.) Er. 1. Zulüm görmüş. 2. Halim, selim, sakin, sessiz.
MAZMUN:
(Ar.) Er. 1. Borçluluk, kefalet. 2. Ödenmesi gereken şey.
MAZYAR:
(Ar.) Er. - Taberistan'daki Karini hükümdarlarının sonuncusu.
MEBDE:
(Ar.) - Baş, başlangıç, ilke.- Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
MEBHUR:
(Ar.) Er. - Soluyan, soluğan, nefes darlığına yakalanmış olan.
MEBHURE:
(Ar.) Ka. (bkz. Mebhur).
MEBRUK:
(Ar.) Er. - Tebrike şayeste. Kullu.
MEBRUKE:
(Ar.) Ka. - (bkz. Mebruk).
MEBRUR:
(Ar.) Er. - Beğenilmiş, hayırlı, yararlı.
MEBRURE:
(Ar.) Ka. - (bkz. Mebrur).
MEBSUDE:
(Ar.) Ka. - (bkz. Mebsut).
MEBSUT:
(Ar.) Er. - Açılmış, yayılmış. Uzun uzadıya anlatılan.
MEBŞURE: (Ar.) Ka. - Yüzü beyaz, gösterişli güzel kadın.
MECDİ: (Ar.) Er. - (bkz. Mecid).
MECDİDE: (Ar.) Ka. - Rızkı bol, nasibi açık, bahtiyar.
MECERRE:
(Ar.) 1. Samanyolu. 2. Harekete müsait yol, cadde veya yer. - Erkek ve
kadın adı olarak kullanılır.
MECİD: (Ar.) Er. - Çok ulu, yüce, şan ve şeref sahibi. Allah'ın sıfatlarından.
Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır. Abdülmecid, Allah'ın
(Mecid'in) kulu..
MECİDDİN: (Ar.) Er. - Dinin ululuğu, büyüklüğü. - Türk dil kuralı açısından "d/t"
olarak kullanılır.
MECİDE: (Ar.) Ka. - Büyük ulu. Şan ve şeref sahibi.
MECNUN:
(Ar.) Er. 1. Cin tutmuş, cinlenmiş. 2. Delice seven, tutkun. Leyla ile Mecnun
hikayesinin erkek kahramanı.
MECRA:
(Ar.). - Suyun aktığı yatak, su yolu. Bir işin gidiş yolu. Bedendeki ahlatın
alıştığı yol. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
MECUT:
(Ar.) Er. - Talihi açık, mutlu, şanslı kimse.
MED'UV:
(Ar.) Er. - Davet olunmuş, çağırılmış, davetli. Hz. Peygamber (s.a.s)'in
isimlerinden.
MEDÂ:
(Ar.). Mesafe. Son. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
MEDAR:
(Ar.). 1. Dayanak. 2. Dönence. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
MEDENİ: (Ar.) Er. 1. Medine'ye mensup, şehirli, şehir halkından olan. 2. Bir
memleketle ilgili olan. 3. Terbiyeli, görgülü, nazik. Daha çok lakab olarak
kullanılır.
MEDİD: (Ar.) Er. - Uzun, çok uzun süren. Arap aruzunun 2. bendi.
MEDİDE: (Ar.) Ka. - (bkz. Medid).
MEDİH: (Ar.) Er. - Methetmeye, övmeye sebeb olan şey, övme mevzuu.
MEDİHA: (Ar.) Ka. - (bkz. Medih).
MEDİNE: (Ar.) Ka. - Arabistan'da bir
şehir. Hz. Peygamberin kabrinin bulunduğu şehir. Hacıların Mekke'den sonra
ziyaret ettikleri şehir.
MEFAHİR: (Ar.) - İftihar edilecek, övünülecek şeyler. Erkek ve kadın adı olarak
kullanılır.
MEFHAR:
(Ar.) Er. - Övünme. Övünmeye sebeb olan, güvenmeyi gerektiren. Mefhar-i
kainat: Muhammed (s.a.s).
MEFHARET: (Ar.) Ka. - İftihar duyma, övünme.
MEFKURE: (Ar.) Ka. - Ülkü, ideal.
MEFRUZ:
(Ar.) Er. - Farz olunmuş, varsayılmış.
MEFRUZA: (Ar.) Ka. - (bkz. Mefruz).
MEFTUH:
(Ar.) Er. 1. Açılmış, açık. 2. Ele geçirilmiş.
MEFTUHA: (Ar.) Ka. - (bkz. Meftah).
MEFTUN:
(Ar.) Er. 1. Fitneye düşmüş, sihirlenmiş. 2. Gönül vermiş, tutkun vurgun. Hayran
olmuş, şaşmış.
MEFTUNE: (Ar.) Ka. - (bkz. Meftun).
MEHDİ: (Ar.) Er. 1. Kendisine rehberlik edilen. Allah tarafından hidayet verilmiş
olan. - Doğru yolu tutan. 2. Şiilere göre 12 imamın sonu.
MEHDİYE: (Ar.) Ka. - (bkz. Mehdi).
MEHİB: (Ar.) Er. 1. Heybetli, azametli, korkunç (mehub). 2. Arslan (Esed,
gazanfer, haydar, şir).
MEHİR: (Fars.) Ka. - Ay.
MEHLİKA: (Fars.) Ka. - Ay yüzlü güzel.
MEHMET:
(Tür.) Er. - Muhammed isminin türkçesi. (bkz. Muhammed).
MEHPARE: (Fars.) Ka. - Ay parçası, çok güzel.
MEHRE:
(Tür.) Ka. - Hind okyanusu sahili ile Hadramut arasında bir ülke.
MEHRU:
(Fars.) Ka. - Ay yüzlü güzel.
MEHTAP:
(Fars.) Ka. 1. Ay aydınlığı, ay ışığı. Dolunay. 2. Alay, eğlence, zevklenme. -
Türk dil kuralı açısından "b/p" olarak kullanılır.
MEHVEŞ: (Fars.) Ka. - Ay gibi, ay yüzlü, güzel.
MEKİN: (Ar.) Er. 1. Temekkün eden, oturan yerleşen. 2. Vakarlı, temkinli, vakar,
iktidar sahibi. Hz. Peygamber (s.a.s)'in isimlerinden.
MEKİNE: (Ar.) Ka. - (bkz. Mekin). 1. İktidar ve onur sahibi. 2. Yer tutup oturan,
yerleşmiş.
MEKNUN:
(Ar.) Er. - Saklı, gizli, iyice korunmuş.
MEKNUNE:
(Ar.) Ka. - (bkz. Meknun).
MEKNUZ:
(Ar.) Er. - Gömülü. Hazineye konulmuş, saklanmış.
MEKNUZE:
(Ar.) Ka. - (bkz. Meknuz).
MEKREMET: (Ar.) Er. - Kerem, cömertlik. Saygı, ağırlama.
MEKŞUFE: (Ar.) Ka. - Açılmış, açık. Bilinmez değil, keşfolunmuş.
MELÂ:
(Ar.) Ka. 1. Doluluk. 2. Topluluk. 3. Ova.
MELAHAT: (Ar.) Ka. - Güzellik, yüz
güzelliği.
MELDÂ:
(Ar.) Ka. - Genç, körpe ve nazik.
MELEK:
(Ar.) Ka. 1. Allah'ın nurdan yarattığı varlıklar. Allah'ın emirlerine tam itaat
eden varlıklar. 2. Halim, selim güzel huylu kimse.
MELEKNAZ: (a.f.i.) Ka. - (bkz. Melek).
MELEKNUR: (Ar.) Ka. - (bkz. Melek).
MELEKPER: (a.f.i.) Ka. - Melek kanatlı.
MELEKRU:
(a.f.i.) Ka. - Melek yüzlü.
MELEKSİMA: (a.f.i.) Ka. - Melek şimali.
MELHUZ:
(Ar.) Er. - Umulur, beklenir.
MELHUZA:
(Ar.) Ka. - (bkz. Melhuz).
MELİH: (Ar.) Er. - Melahat sahibi, güzel, şirin, sevimli.
MELİHA: (Ar.) Ka. - (bkz. Melih).
MELİK: (Ar.) Er. 1. Padişah, hakan, hükümdar. 2. Mal sahibi. 3. Allah'ın
isimlerinden, (bkz. Abdülmelik). Melikşah: Sultan Sencer'in babası olan
büyük Selçuklu hükümdarı.
MELİKANBER: (Ar.) Er. - Kudretli, nüfuzlu, Habeş köle. Melik ve anber isimlerinden birleşik isim.
MELİKE: (Ar.) Ka. - Kadın hükümdar. Hükümdar karısı.
MELİKSERVER: (Ar.) Er. - Doğu Sultanı hükümdar.
MELODİ: (Yun.) Ka. - Nağme, ahenk, ezgi.
MELTEM:
(Tür.) Ka. - Yazın düzenli olarak karadan denize doğru esen rüzgar.
MEMDUD:
(Ar.) Er. - Uzatılan.
MEMDUDE:
(Ar.) Ka. - (bkz. Memdud).
MEMDUH:
(Ar.) Er. Övülmüş, övülecek.
MEMDUHA:
(Ar.) Ka. - (bkz. Memduh).
MEMNUN:
(Ar.) Er. 1. Minnet altında bulunan. 2. Sevinmiş, sevinçli. Razı hoşnut, (bkz.
Dilşad).
MEMNUNE:
(Ar.) Ka. - (bkz. Memnun). Sevinmiş, sevinçli.
MEMUN:
(Ar.) Er. - Emin bulunan, korkusuz, tehlikesiz, sağlam, (bkz. Emin).
MENAF:
(Ar.) Er. 1. Dağın sivri tepesi. 2. Cahiliye döneminde Arapların putu. - İsim
olarak kullanılmaz.
MENDERES: (Yun.) Er. - Akarsu yataklarının dolanbaçlı kısmı. Ege bölgesindeki 3
akarsudan birisinin adı.
MENEKŞE: (Fars.) Ka. - Menekşegillerden birçok çeşitleri bulunan koyu mor çiçek
açan süs bitkisi. Koyu mor renk.
MENGÜ:
(Tür.) - Ebedi ölümsüz, bengi. Mengü suyu: Ab-ı hayat. Erkek ve kadın adı
olarak kullanılır.
MENGÜALP: (Tür.) Er. - Ölümsüz, güçlü, kuvvetli, yiğit.
MENGÜBAY: (Tür.) Er. - Varlıklı kimse.
MENGÜBERT: (Tür.) Er. - Allah verdi.
MENGÜCEK: (Tür.) Er. - Erzincan, Kemah, Divriği ve Şebinkarahisar'ı içine alan
bölgeyi fethederek XII. yy.'ın ilk yansına kadar elinde tutan Türk sülalesi.
MENGÜÇ:
(Tür.) Er. - Yaşlı.
MENGÜER: (Tür.) Er. - (bkz. Mengü).
MENGÜTAY: (Tür.) Er. - (bkz. Mengüer).
MENNAN:
(Ar.) Er. - Çok ihsan eden, verici, ihsanı bol. - Abd takısı alarak kullanılır.
Allah'ın isimlerinden (bkz. Abdülmennan).
MENSUR: (Ar.) Er. - Saçılmış, dağılmış. Ölçüsüz, uyaksız, manzum olmayan söz.
MENSURE: (Ar.) Ka. - (bkz. Mensur).
MENŞUR: (Ar.) Er. - Neşrolunmuş, dağıtılmış, yayılmış.
MENSURE: (Ar.) Ka. - (bkz. Menşur).
MENZUR:
(Ar.) Er. - Adanmış, vadedilmiş. Adak olarak belirtilmiş.
MENZURE: (Ar.) Ka. - (bkz. Menzur).
MERAFİ: (Ar.) 1. Dağın sivri tepesi. 2. İslam'dan evvel Arapların putu. -İsim
olarak kullanılmaz.
MERAHÂN: (Ar.) Er. 1. Ferah, sevinç. 2. Zayıf olma hali.
MERAL:
(Tür.) Ka. - (bkz. Maral).
MERAM:
(Ar.) Ka. - Arzu istek. İçten tasarlanan niyet.
MERCAN:
(Ar.) Selenterelerin mercanlar sınıfından olup kayalık yerlerde koloni meydana
getirerek yaşayan, iskeleti kalkerli kırmızı renkli deniz hayvanı. - Erkek ve
kadın adı olarak kullanılır.
MERD:
(Fars.) Er. 1. Adam, insan. 2. Özü sözü doğru kabadayı, yiğit. -Türk dil
kurallarına göre "d/t" değişmesiyle kullanılır.
MERDAN:
(Fars.) Er. - Mertler, insanlar, erkekler, yiğitler.
MERDİ: (Fars.) Er. - Mertlik, erlik. Cesaret, yüreklilik. İnsanlık.
MERDÜM:
(Fars.) 1. İnsan, adam. 2. Gözbebeği. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
MEREVİŞ: (Tür.) Ka. - Terementi ağacının tohumu.
MERĞUB: (Ar.) Er. 1. İstenilen, sevilen. 2. Herkes tarafından sevilip aranılan.
MERĞUBE: (Ar.) Ka. - (bkz. Mergup).
MERİÇ: (Tür.) - Balkan yarımadasının güneydoğu kesiminden geçen akarsu. - Erkek ve
kadın adı olarak kullanılır.
MERİH: (Ar.) Er. - Dünya'dan sonra güneşe en yakın olan gezegen.
MERKÜR:
(Fran.) Er. - Güneşe en yakın gezegen.
MERSA:
(Ar.) Ka. - Liman.
MERT:
(Fars.) Er. 1. Özü, sözü doğru yiğit. 2. Erkek insan.
MERTEL:
(f.t.i.) Er. - (bkz. Mert).
MERTER:
(f.t.i.) Er. - (bkz. Mert).
MERTKAL: (f.t.i.) Er. - Her zaman doğru kal.
MERTKAN: (f.t.i.) Er. - Mert soydan gelen.
MERTOL:
(f.t.i.) Er. - Her zaman sözünün eri ol.
MERVAN:
(Ar.) Er. - Emevi sülalesinin Mervan kolu.
MERVE:
(Ar.) Ka. - Mekke'de bir dağın adı olup hacılar, Merve ile Safa arasında Sa'y
ederler yani 7 defa gidip gelirler.
MERYEM:
(İbr.) Ka. - 1. Abid. İbadete düşkün insan. 2. Hz. İsa'nın annesi.
MERZAT:
(Ar.) Er. - Rıza, hoşnutluk.
MERZUK:
(Ar.) Er. - Rızıklandırılmış, rızık verilmiş.
MERZUKA: (Ar.) Ka. - (bkz. Merzuk).
MESERRET: (Ar.) Ka. - Sevinçler. Şenlik, sevinç.
MESİH: (Ar.) Er. 1. Üzerine yağ sürülmüş. 2. Mesholunmuş, başka bir şekle girmiş
olan. 3. Acaip, tuhaf. 4. Ölmek. - Mesih:
Hz. İsa'nın elini sürdüğü hastaların derhal iyileşmesi dolayısıyla kendisine
isim olarak verilmiştir.
MESRUR:
(Ar.) - Sevinçli, memnun, sevinmiş meramına ermiş. - Erkek ve kadın adı olarak
kullanılır.
MESRURE: (Ar.) Ka. - (bkz. Mesrur).
MESUD:
(Ar.) Er. - Saadetli, bahtlı, bahtiyar, kutlu. - Türk dil kurallarına göre "d/t"
olarak kullanılır.
MESUDE:
(Ar.) Ka. - (bkz. Mesud).
MEŞHED: (Ar.) Er. - Bir adamın şehit olduğu veya bir şehidin gömüldüğü yer. İran'da
ziyaretgah olan meşhur şehir. Hz. Peygamber (s.a.s)'in isimlerinden.
MEŞHUR: (Ar.) Er. - Ünlü, argın, tanınmış.
MEŞHURE: (Ar.) Ka. - (bkz. Meşhur).
MEŞKUR: (Ar.) Er. - Beğenilmiş, övülmüş. Teşekkür edilmeye değer olan.
MEŞKURE: (Ar.) Ka. - (bkz. Meşkur).
METE:
(Tür.) Er. - Büyük Türk-Hun İmparatoru (M.Ö. 209-174).
METEHAN: (Tür.) Er. - (bkz. Mete)
METHİYE: (Ar.) Ka. - Birini övmek maksadıyla yazılmış eser, kaide.
METİN: (Ar.) Er. 1. Metanetli, sağlam, dayanıklı. 2. Özü, sözü doğru, sebatkar,
itimat edilir. Hz. Peygamber (s.a.s)'in isimlerinden.
METİNER: (Tür.) Er. - (bkz. Metin).
MEVA:
(Ar.) Ka. - Sığınılacak yer, yurt, mesken.
MEVCUD:
(Ar.) Er. - Var olan, bulunan. Hazır olan, hazır bulunan. -Türk dil kuralı
açısından "d/t" olarak kullanılır.
MEVCUDE: (Ar.) Ka. - (bkz. Mevcud).
MEVDUT:
(Ar.) Er. - Sevilmiş, sevilen. Gaznelilerin bir hükümdarı.
MEVEDDET: (Ar.) Ka. - Sevgi, muhabbet. Dostluk.
MEVHİBE: (Ar.) Ka. - Vergi, ihsan, bağış.
MEVLUD:
(Ar.) Er. 1. Yeni doğmuş çocuk. 2. İhsanın doğduğu yer. 3. Doğulan zaman. Hz.
Muhammed'in doğumunu anlatan manzum eser. - Türk dil kurallarına göre "d/t"
olarak kullanılır.
MEVLUDE: (Ar.) Ka. - (bkz. Mevlud).
MEVSİM: (Ar.) Ka. 1. Yılın dört bölümünden
biri. 2. Dağlamak suretiyle damga vurmak.
MEVSUL: (Ar.) Er. - Hz. Peygamber'in isimlerinden.
MEVSUNNE: (Ar.) Ka. 1. Bahar yağmuru yağmış toprak. 2.
Baştan aşağı süslü zırh.
MEVZUN: (Ar.) Er. - Biçimli, yakışıklı, güzel.
MEVZUNE: (Ar.) Ka. - (bkz. Mevzun).
MEYMUN: (Ar.) Er. - Uğurlu, bereketli, kutlu.
MEYMUNE: (Ar.) Ka. - (bkz. Meymun). Hz. Peygamberin en
son hanımı.
MEYSUR: (Ar.) Er. - Kolaylanmış, kolaylaştırılmış
şeyler.
MEYSURE: (Ar.) Ka. - (bkz. Meysur).
MEZİD: (Ar.) Er. - Artmış, artırılmış,
büyümüş. - Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır.
MEZİYET: (Ar.) Ka. - Bir kişiyi başkalarından
ayıran ve yücelten vasıf, üstünlük, değerlilik yüksek karakter.
MİDHAT: (Ar.) Er. - Övme. - Türk dil kuralı
açısından "d/t" değişmesiyle kullanılır.
MİFTAH: (Ar.) Er. 1. Anahtar. 2. Şifre cetveli.
3. Dil öğrenirken yapılacak tercüme ve meselelerin halledilmiş şekillerini
gösteren kitap. 4. Hz.Peygamber (s.a.s)'in isimlerinden.
MİHİN: (Fars.) Er. - Büyük,
ulu.
MİHİNE: (Fars.) Ka. - (bkz.
Mihin).
MİHNE: (Ar.) - Düzleştirmek. - Erkek ve kadın
adı olarak kullanılır.
MİHRACE: (Sanskritçe.) Ka. - Hindistan'da kral
ve prenseslere verilen unvan.
MİHRAN: (Ar.) - Nehir. Pakistan'dan geçen
İndus nehrine İslam müellifleri tarafından verilen isim. -Erkek ve kadın adı
olarak kullanılır.
MİHRİ: (Fars.) Ka. 1. Güneş.
2. Sevgi. 3. Eylül ayı. - Mihr ü mah, güneş ile ay.
MİHRİBAN: (Fars.) Ka. -
Şefkatli, merhametli, muhabbetli, güleryüzlü, yumuşak huylu.
MİHRİCAN: (Fars.) - Sonbahar.
-Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
MİHRİMAH: (Ar.) Ka. - Güneş ile
ay.
MİHRİNAZ: (Fars.) Ka. - Naz
güneşi. Çok nazlı.
MİHRİNİSA: (Fars.) Ka. -
Kadınlığın güneşi, erdemli, nitelikli kadın.
MİHRİNUR: (Fars.) Ka. - Işık
saçan, aydınlatan güneş.
MİHRİŞAH: (Fars.) Ka. - Şahların
güneşi.
MİHRİYE: (Fars.) Ka. - Güneşe
ait, güneşle ilgili.
MİKAİL: (Ar.) Er. - Dört büyük
melekten rızıkların taksimine memur melek.
MİKAT: (Ar.) Er. 1. Tesbit edilen yer ve
zaman. 2. Mekke yolu üzerinde hacıların ihrama girdikleri yer.
MİMOZA: (Lat.) Ka. - Baklagillerden ince ve san yapraklı çiçek açan bir cins süs
bitkisi, küstümotu.
MİNA: (Ar.) Ka. 1. Camın ana maddesi. 2. Liman, iskele. 3. Gökyüzü.
MİNE: (Fars.) Ka. 1. Maden ve çini üzerine vurulan camı andırır cila. 2. Dişlerin
üzerindeki ince ve parlak tabaka. 3. İnce ve parlak nakış.
MİNŞAR: (Ar.) 1. Cennet. 2. Şişe sırça. 3. Zümrüt, zebercet. - Erkek ve kadın adı
olarak kullanılır.
MİR'AT: (Ar.) Ka. 1. Ayna. 2. Meşhur bir çeşit lali.
MİRAÇ: (Ar.). 1. Merdiven. 2. Göğe çıkan. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
Hz. Muhammed (s.a.s)'in göğe çıktığı gece ki, Recep ayının 27'sine rastlayan
kandil gecesidir. O gecede 5 vakit namaz farz kılınmıştır.
MİRAN: (Fars.) Er. - Beyler.
MİRAY: (Fars.) Ka. - Ayın ilk günleri.
MİRCAN: (Fars.) Ka. - Canın içi.
MİRHAN: (Fars.) Ka. - (bkz. Mircan).
MİRKELAM: (Fars.) Er. - Güzel, nazik konuşan kimse.
MİRNUR: (Fars.) Ka. - (bkz. Mircan).
MİRZA: (Fars.) Er. 1. Emiroğlu beyi, hükümdar soyundan gelen. 2. Doğu Türk
devletlerinde asalet unvanı. 3. Dubb-i Ekber yıldız kümesindeki parlak yıldız.
MİSAK: (Ar.) - Sözleşme, yemin, and, ahid. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
MİSBAH: (Ar.) Er. - Aydınlatma cihazı, ışık çırağı. Hz. Peygamber (s.a.s.)'in
isimlerinden.
MİZAN: (Ar.) Er. 1. Terazi. 2. Sağlama.
MUADDAL:
(Ar.) Er. - (bkz. Hz. Peygamberin isimlerinden).
MUALLA:
(Ar.) Ka. 1. Yüce, yüksek, (bkz. Bülent). Makamı, rütbesi yüksek. 2. Bir yazı
stili.
MUAMMER:
(Ar.) - Ömür süren, yaşayan, yaşamış. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
MUARRA:
(Ar.) Ka. - Çıplak, soyulmuş. An, temizlenmiş.
MUATTAR:
(Ar.). - Güzel kokulu, ıtırlı. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
MUAVİYE: (Ar.) Er. - Emevi devletinin ilk hükümdarı olup Hind ve Ebu Süfyan'ın
oğludur. Mekke'de doğmuştur. Hz. Peygamber (s.a.s.)'in kayınbiraderi ve vahiy
katibidir.
MUAZ:
(Ar.) Er. 1. Korunan, sığınan. 2. Çok aziz, izzet sahibi, saygı uyandıran,
kıymetli, muhterem, sevgili. Muaz b. Cebel, sahabeden.
MUAZZEZ:
(Ar.) Ka. - (bkz. Muaz). - Ta'ziz edilmiş, izzetlendirilmiş. İzzet ve şeref
sahibi. İkram ve izaz olunan, ağırlanan, hürmetle, saygı ile kabul olunan.
Kıymetli, değerli, aziz.
MUBAHAT:
(Ar.) Ka. - Günahı, sevabı olmayan, işlemesi ne haram, ne de helal olan (mubah).
MUCİB: (Ar.) Er. 1. İcabet eden, uyan. İcap eden, gereken. 2. Sebeb olan, vesile
teşkil eden. - Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır.
MUCİBE: (Ar.) Ka. - (bkz. Mucib).
MUCİD: (Ar.) Er. 1. Yaratıcı. 2. Bir buluş ortaya çıkaran kimse.
MUCİDE: (Ar.) Ka. - (bkz. Mucid).
MUCİZE: (Ar.) Ka. - Hayran bırakan, olağanüstü olay. İnsan aklının alamayacağı.
MUFADDAL: (Ar.) Er. - Faziletli, fazileti çok adam.
MUHABBET: (Ar.) Ka. 1. Sevme, sevgi. 2. Dostluk. Dostça konuşma.
MUHACCEL: (Ar.) Er. 1. Ayağı sekili beyaz at. 2. Gerdeğe konulmuş.
MUHACİR: (Ar.) Er. - Göç eden, göçmen.
MUHAFIZ: (Ar.) Er. - Muhafaza eden, değiştirmeyen, koruyan. Bekçi.
MUHAMMED: (Ar.) Er. 1. Birçok defalar hamdu sena olunmuş, tekrar tekrar övülmüş. 2.
Birçok güzel huylara sahip. Hz. Peygamber (s.a.s)'in isimlerindendir. Dedesi
Abdülmuttalib tarafından, gökte hak yerde halk övsün niyetiyle bu ad
konulmuştur. Kur'an'da dört yerde zikredilmiştir.
MUHARREM: (Ar.) Er. 1. Tahrim olunmuş, haram kılınmış. 2. Kamer takviminin birinci ayı
aşura ayı. Müslümanlıktan önce bu ayda savaşmak yasak olduğu için bu ad
verilmiştir. Bu ayın ilk 10 gününde Kerbela vakasının yıldönümünde matem
yapılır. 10. gününde aşure pişirilir.
MUHBİR: (Ar.) Er. - Haber veren, haberci.
MUHDİN: (Ar.) Er. - (bkz. Hz. Peygamberin isimlerinden).
MUHİB: (Ar.) Er. 1. Seven, sevgi besleyen, dost. 2. Tutkan, yer. 3. Bir tarikata
intisap etmemekle birlikte yakınlığı olan.
MUHİBE: (Ar.) Ka. - (bkz. Muhib).
MUHİDDİN: (Ar.) - Dini saran, çevreleyen. - Türk dil kuralları açısından "d/t" olarak
kullanılır.
MUHLİS: (Ar.) Er. - Halis, katıksız. Dostluğu, samimiliği ve her hali içten
gönülden olan.
MUHLİSE: (Ar.) Ka. - (bkz. Muhlis).
MUHSİN: (Ar.) Er. - İhsan eden, iyilikte, bağışta bulunan.
MUHSİNE: (Ar.) Ka. - (bkz. Muhsin).
MUHTAR:
(Ar.) Er. 1. İhtiyar eden, seçilmiş, seçkin. Hareketinde serbest olan, istediği
gibi davranan, dilediğini yapan. 2. Köy veya mahalle işlerine bakmak üzere
halkın seçtiği kimse. Hz. Peygamber (s.a.s)'in isimlerinden.
MUHTEREM: (Ar.) Ka. - İhtiram olunmuş. Saygıdeğer, sayılan.
MUHTEŞEM: (Ar.) - İhtişamlı, tantanalı, debdebeli, görkemli. - Erkek ve kadın adı
olarak kullanılır.
MUHYİ: (Ar.) - İhya eden, dirilten, canlandıran, hayat veren. - Allah'ın
isimlerindendir. "Abd" takısı alarak kullanılır. Abdulmuhyi.
MUİD: (Ar.) Er. - Öğretmen yardımcısı. Asistan.
MUİN: (Ar.) Er. - Yardımcı. Çırak.
MUİNE: (Ar.) Ka. - (bkz. Muin).
MUİZ: (Ar.) - Ağırlayıcı, izzet ve ikram
edici. Allah'ın isimlerindendir. "Abd" takısı alarak kullanılır. Abdulmuiz.
MUKADDEMUN: (Ar.) Er. - (bkz. Hz. Peygamberin
isimlerinden).
MUKADDER: (Ar.) 1. Takdir olunmuş, kıymeti biçilmiş,
kadri değeri bilinmiş, beğenilmiş. 2. Yazılı, yazılıp belirlenmiş ilahi taktir.
3. Yazılı olmayıp sözün gelişinden anlaşılan. -Erkek ve kadın adı olarak
kullanılır. Hz. Peygamberin isimlerinden.
MUKADDES: (Ar.) - Takdis edilmiş, mübarek kutsal temiz.
Mübarek, kutsal kitaplar, Kur'an, Tevrat, Zebur, İncil. - Erkek ve kadın adı
olarak kullanılır.
MUKAFFA: (Ar.) Er. - Uyaklı, kafiyeli. - (bkz. Hz.
Peygamberin isimlerinden).
MUKAYYET: (Ar.) Er. 1. Kayıtlı, bağlı, bağlanmış. 2.
Ayağında zincir ve pranga bulunan. 3. Bir işe ehemmiyet veren. 4. Kaydolunmuş,
deftere geçmiş.
MUKBİL: (Ar.) Er. - İkballi, kutlu, mutlu,
bahtiyar, mes'ud.
MUKBİLE: (Ar.) Ka. - (bkz. Mukbil).
MUKİM: (Ar.) Er. - İkamet eden, oturan. Hz.
Peygamberin isimlerinden.
MUKİME: (Ar.) Ka. - (bkz. Mukim).
MUKMİR: (Ar.) Er. - Ay ışıklı, mehtaplı.
MUKMİRE: (Ar.) Ka. - (bkz. Mukmir).
MUKTEDİR: (Ar.) Er. - İktidarlı, gücü yeten,
becerebilen.
MUKTEFİ: (Ar.) Er. 1. İktifa eden. 2. Ardı sıra
izinden gidilmiş örnek olan. - Hz. Peygamber (s.a.s.)'in isimlerinden.
MUNGAR: (Tür.) Er. - Eli açık, cömert.
MUNİS: (Ar.) Er. - Ünsiyetli alışılan,
yadırganmaz, alışılmış. Cana yakın sevimli. İnsandan kaçmayan.
MUNİSE: (Ar.) Ka. - (bkz. Munis).
MUNTEKA: (Ar.) Er. - (bkz. Hz. Peygamberin
isimlerinden).
MURAD: (Ar.) Er. - Arzu, istek, dilek. Maksat meram.
Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır.
MURADİYE: (Ar.) Ka. - (bkz. Murad).
MURATHAN: (Ar.) Er. (bkz. Murat).
MURTAZA: (Ar.) Er. 1. İrtiza edilmiş, beğenilmiş
seçilmiş. Güzide. 2. Allah'ın razı olduğu kişi, kendisinden razı olunan kişi. -
Aliyyü'l-Murtaza:
Hz. Ali'nin lakabı.
MUS´AB: (Ar.) Er. -
Zor. Güçlü, dayanıklı. Ashabdan ünlü şehid Mus'ab b. Umeyr'in
adıdır.
MUSA: (Ar.) Er. - Vasiyet edilmiş. Vasi
nasbolunmuş, vasiyeti yerine getirmekle vazifelendirilmiş. Tavsiye olunmuş. Sina
yarımadısında, Eymen vadisinde Tur dağında Allah'ın lütfuna mazhar olarak,
kavmine "on emir" adı altında Allah'ın şeriatını bildiren peygamber. Büyük
kitaplardan Tevrat ona indirilmiştir.
MUSADDIK: (Ar.) Er. - Gerçekliğini ve geçerliliğini resmi yazı ile bildiren. Tasdik
eden.
MUSLİH: (Ar.) Er. - İslah eden, iyileştiren, düzeltici, arabulucu. Barıştıran. Bu
kelime Kur'an'da birkaç defa zikredilmiştir.
MUSLİHİDDİN: (Ar.) Er. - Dinin salahı için çalışan.
MUSTAFA:
(Ar.) Er. 1. Temizlenmiş, seçilmiş, güzide. 2. Hz. Peygamberin isimlerinden. 3.
Sa'd Suresi 47. ayette geçer.
MUŞTU: (Tür.) Er. - Müjde, sevindirici haber.
MUŞTUBEY: (Tür.) Er. - (bkz. Muştu).
MUTA:
(Ar.) Er. - İtaat olunan, boyun eğilen, başkalarının kendisine itaat ettikleri.
Hz. Peygamberin isimlerinden.
MUTAHHAR: (Ar.) - Takdir edilmiş, temizlenmiş, temiz. Temiz mübarek. - Erkek ve kadın
adı olarak kullanılır.
MUTALLA:
(Ar.) Ka. - Yaldızlanmış, yaldızlı.
MUTARRA:
(Ar.) - Çok taze, parlak. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
MUTASIM:
(Ar.) Er. 1. İtisam eden, eliyle tutan, yapışan. 2. Günahtan çekinen. 3.
Allah'ın ipine sımsıkı sarılan.
MUTE:
(Ar.) Er. - Ürdün'de Lut gölünün kuzeyinde verimli bir ova. Peygamberliğin son
dönemlerinde hristiyanlarla yapılan savaşın adı.
MUTEBER:
(Ar.) Ka. 1. İtibarlı, hatırı sayılır, saygın. 2. İnanılır, güvenilir. 3.
Yürürlükte olan geçer.
MUTENA:
(Ar.) Ka. 1. Özenle dikkatle seçilmiş. 2. Önemli, seçkin. 3. Az bulunur.
MUTİ: (Ar.) Er. 1. İtaat eden, baş eğen, veren. Tabi, bağlı. 2. Rahat ve uslu.
MUTİA: (Ar.) Ka. - (bkz. Muti).
MUTLAY:
(Tür.) - Mutlu, sevinçli ay. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
MUTLU:
(Tür.) - Talihli, uğurlu. Bahtiyar. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
MUTLUALP: (Tür.) Er. -
(bkz. Mutlu).
MUTLUGÜN: (Tür.) Er. -
(bkz. Mutlu).
MUTLUHAN: (Tür.) Er. -
(bkz. Mutlay).
MUTLUKANİ: (Tür.) Er. -
(bkz. Mutlu).
MUTLUTEKİN: (Tür.) Er. -
(bkz. Mutlay).
MUTTALİB: (Ar.) - Talepte bulunan, isteyen, (bkz. Abdülmuttalib)
MUTLUER: (Tür.) Er. - (bkz. Mutlu).
MUVAFFAK: (Ar.) Er. 1. Allah'ın yardımına ulaşmış, işi rast gitmiş kimse. 2. Başaran
beceren.
MUVAHHİD: (Ar.). - Allah'ın birliğine inanan. Allah'tan başka hiçbir ilah ve kanun
koyucu tanımayan, yalnız Allah'tan gelen emirleri kabul
eden.- Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
MUVAKKAR: (Ar.) Er. - Tevkir edilmiş, ağırlanmış, saygı
gösterilmiş olan. Vakarlı, ağırbaşlı.
MUZAFFER: (Ar.) - Zafer, üstünlük kazanmış, üstün. -
Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
MUZİ: (Ar.) - Işık veren parlayan parlak. -
Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
MUZAM: (Ar.) Er. - Bir şeyin en büyük kısmı.
MÜ'MİN: (Ar.)Er. - İman etmiş, İslam dinine
inanmış, müslüman.
MÜ'MİNE: (Ar.) Ka. - (bkz. Mü'min).
MÜBAHAT: (Ar.) Ka. - Övünme, iftihar etme.
MÜBAREK: (Ar.) Er. 1. Bereketli, feyizli. Uğurlu,
hayırlı, kutlu, mutlu. 2. Beğenilen, sevilen, kızılan şaşılan kimse. Bir şey
hakkında sözleşme.
MÜBAREKE: (Ar.) Ka. - (bkz. Mübarek).
MÜBECCEL: (Ar.) Ka. - Yücelmiş, saygı gösterilmiş yüce,
ulu.
MÜBELLİĞ: (Ar.) Er. 1. Tebliğ
eden, haber veren bildiren. 2. Büyük camilerde imamın söylediğini tekrarlayan
kimse. - Hz. Peygamberin isimlerinden.
MÜBERRA: (Ar.) - Temize çıkmış aklanmış, müstesna,
azade, arınmış. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. -Hz. Peygamberin
isimlerinden.
MÜBEŞŞİR: (Ar.) Er. - Müjdeci,
muştucu. - Hz. Peygamber (s.a.s)'in isimlerinden.
MÜBİN: (Ar.) Er. - 1. İyiyi kötüden, doğruyu
yanlıştan, hayrı şerden ayıran. 2. Açık anlaşılır, aşikar, belli. 3. Kur'an'ı
Kerim'i bazen de peygamber (s.a.s.)'i vasfetmek için kullanılmıştır.
MÜBİNE: (Ar.) Ka. - (bkz, Mübin).
MÜBŞER: (Ar.) Er. - İbşar olunmuş, müjdelenmiş,
mübeşşer.
MÜBTEHİC: (Ar.) Er. - Sevinçli, sevinmiş, memnun,
mesrur, şad. (bkz. Behçet, Şadan).
MÜCAB: (Ar.) Er. - Kabul cevabı almış olan. Duası
kabul olunan.
MÜCADELE: (Ar.) Er. 1. Uğraşma, savaşma, çatışma. 2.
Kur'an surelerinden birisinin adı.
MÜCAHİD: (Ar.) Er. 1. Cihad eden, din
düşmanlarıyla savaşan. Savaşan, uğraşan, savaşçı. 2. Gayret eden, çok çalışan.
3. Tasavvufta nefsine karşı gelerek kendini terbiye eden ve böylece manevi
makamlara erişen kimse, derviş. - Türk dil kurallarına göre d/t olarak
kullanılır.
MÜCAHİDDİN: (Ar.) Er. - Din
savaşçısı, İslam askeri.
MÜCD: (Ar.) Ka. - Kıvırcık, kıvrılmış, lülelenmiş
saç.
MÜCEDDET: (Ar.) Ka. - Yeni, henüz kullanılmamış.
MÜCELLA: (Ar.) Ka. - Parlatılmış, parlak, cilalı.
MÜCEVHER: (Ar.) Ka. 1. Değerli süs eşyası. 2. Arap
alfabesinde noktalı olan harf.
MÜCMEL: (Ar.) - Kısa ve az sözle anlatılmış, öz, özet.
- Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
MÜCTEBA: (Ar.) Er. - Seçilmiş, seçkin. Hz. Peygamberin isimlerinden.
MÜCTEHİD: (Ar.) Er. - İctihad eden, gücü yettiği kadar çalışan. Ayet ve hadislerden
şer'i hükümler çıkaran din alimi. - İmam-ı Azam gibi.
MÜDAFİ: (Ar.) Er. - Müdafaa eden, koruyan. Savunan, dayanan.
MÜDEBBER: (Ar.) Ka. - Tedbir alınmış, düşünce ile hareket edilmiş.
MÜDRİK: (Ar.) Er. - İdrak eden, anlayan, aklı ermiş.
MÜDRİKE: (Ar.) Ka. - (bkz. Müdrik).
MÜEMMİL: (Ar.) Er. - Temin edilmiş, sağlanmış, emniyete alınmış. -Hz. Peygamberin
isimlerinden.
MÜESSER:
(Ar.) Ka. - Kendisine bir şey tesir etmiş olan.
MÜEYYED: (Ar.) - Teyid edilmiş, kuvvetlendirilmiş, sağlam. Doğrulanmış. Yardım gören.
- Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
MÜFAHİR: (Ar.) Er. - Övünen.
MÜFAHİRE: (Ar.) Ka. - Fahreden, övünen.
MÜFERREC: (Ar.) Er. 1. Meydanı olan, geniş. 2. Keder gideren.
MÜFERRİH: (Ar.). - Ferahlık veren, iç açan. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
MÜFİD: (Ar.) Er. 1. İfade eden, anlatan, manalı. 2. Faydalı. - Türk dil kuralına
göre "d/t" olarak kullanılır.
MÜFİDE: (Ar.) Ka. - (bkz. Müfid).
MÜFİZ: (Ar.) Er. - Feyizlendiren, feyiz veren. Allah'ın isimlerinden. -"Abd" takısı
alarak kullanılır. Abdulmufiz.
MÜFTEHİR: (Ar.) Er. 1. İftihar eden, övünen. Şanlı, şerefli. 2. Parasız işgören,
fahri.
MÜGE:
(Fran.) Ka. - İnci çiçeği.
MÜHEYMİN: (Ar.) - Birini korkudan koruyan. Allah'ın isimlerinden. -"Abd" takısı
almadan kullanılmaz. Abdulmüheymin.
MÜHEYYA: (Ar.) Ka. - Hazır.
MÜHİB: (Ar.) Er. 1. Heybetli, korkunç, korkutan. 2. Tehlikeli ve saygı uyandıran.
MÜHİBE: (Ar.) Ka. - (bkz. Mühib).
MÜHRE:
(Fars.) Ka. 1. Bir çeşit yuvarlak şey. 2. Cam boncuk. Mühre-i Zar: Güneş.
MÜJDAT:
(Fars.) Er. - Müjdeler, sevinçli haberler.
MÜJDE:
(Fars.) Ka. 1. Muştu, sevinç haberi, büşra. 2. Hayırlı, sevinçli bir haber
getirene verilen bahşiş.
MÜJGÂN:
(Fars.) Ka. - Kirpikler, kirpik.
MÜKÂFAT: (Ar.) Ka. - Ödül. Değerlendirici, sevindirici davranış.
MÜKAFİ: (Ar.) Er. - Eşit, beraber.
MÜKERREM: (Ar.) - Muhterem, aziz sayın, saygıdeğer, sayılan, onurlandıran, hürmet ve
tazime erişmiş. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
MÜKREM:
(Ar.) Er. - Kerem ve şeref ile nitelenmiş olan.
MÜKREMİN: (Ar.) Er. - İkram olunmuş, ağırlanmış.
MÜKRİM: (Ar.) Er. - İkramcı, ikram eden, ağırlayan-ağırlayıcı, misafirperver.
MÜKRİME: (Ar.) Ka. - (bkz. Mükrim).
MÜLAYİM: (Ar.) Er. 1. Uygun, muvafık. 2. Yumuşak huylu, yavaş kimse. Pekliği olmayan.
MÜLHİM: (Ar.) Er. - İlham veren, içe doğduran, esinlendiren.
MÜLHİME: (Ar.) Ka. - (bkz. Mülhim).
MÜLKET:
(Ar.) Er. - Ülke.
MÜLTEKA: (Ar.) - Kavuşma, buluşma, birleşme yeri. - Erkek ve kadın adı olarak
kullanılır.
MÜLTEMİ: (Ar.) Er. - Parlayan, parıldayan.
MÜMTAZ:
(Ar.) Er. - İmtiyaz tanınmış, ayrı tutulmuş, üstün tutulmuş. Seçkin.
MÜNCİ: (Ar.) Er. - İnca eden, kurtaran, halaskar. - Hz. Peygamberin isimlerinden.
MÜNEVVER: (Ar.) Ka. - Tenvir edilmiş, nurlandırılmış, aydınlatılmış, ışıklı. Aydın.
MÜNİB: (Ar.) Er. 1. İnabe eden, asiliği, azgınlığı bırakarak Allah'a yönelen. 2.
Güzel yağan, faydalı yağmur. 3. Taze ve verimli bahar.
MÜNİBE: (Ar.) Ka. - (bkz. Münib).
MÜNİF: (Ar.) Er. 1. Yüksek, ulu, büyük, ali, bülend. 2. Yüksek, büyük hükümler.
MÜNİFE: (Ar.) Ka. - (bkz. Münif).
MÜNİM: (Ar.) Er. - Nimet veren,
yedirip içiren. - Takı alarak kullanılır. Abdülmün'im.
MÜNİR: (Ar.) Er. 1. Nurlandıran, ışık veren, parlak, ziyalar. 2. Kur'an'da
peygambere ve ilahi kitaplara sıfat olarak kullanılmıştır.
MÜNİRE: (Ar.) Ka. - (bkz. Münir).
MÜNŞİ: (Ar.) Er. - İnşa eden, yapan. Yapısı, üslubu güzel olan, iyi katib.
MÜNTEHA: (Ar.) - Son, nihayet, uç, en son, akıbet. - Erkek ve kadın adı olarak
kullanılır.
MÜNZİR: (Ar.) 1. Akıbetinin kötülüğünü söyleyerek korkutan. 2. Kafirleri ve
münafıkları sapıklıklarından döndürmek için cehennem azabı ile korkutan.
Rasulullah için kullanılmıştır. Birçok sahabe de bu ismi kullanmıştır.
MÜRDÂZ:
(Fars.) - İran güneş yılının 5. ayı.
MÜREN:
(Tür.) - Akarsu, dere, ırmak. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
MÜREVVA: (Ar.) Ka. - Aklı, fikri, düşünüşü görünüşü sağlam.
MÜRİD: (Ar.) Er. 1. İdare eden, emreden buyuran. 2. Bir şeyhe bağlı olan kimse. -
Türk dil kurallarına göre "d/t" olarak kullanılır.
MÜRİDE: (Ar.) Ka. - (bkz. Mürid).
MÜRSEL:
(Ar.) Er. 1. Gönderilmiş yollanılmış. Şeriat sahibi peygamberler. 2.
Salıverilmiş suç. 3. Bir yazı sitili. Hz. Peygamberin isimlerinden.
MÜRŞİD: (Ar.) Er. 1. İrşad eden, doğru yolu gösteren kılavuz. 2. Tarikat şeyhi. Gafletten uyandıran.
MÜRŞİDE: (Ar.) Ka. - (bkz.
Mürşid).
MÜRÜVVET: (Ar.) Ka. - İnsaniyet, mertlik, yiğitlik.
Cömertlik, iyilikseverlik.
MÜSEVVER: (Ar.) Ka. - Çevresine sur, duvar çevrilmiş
korunmuş.
MÜSLİM: (Ar.) Er. - İslam dininde olan.
MÜSLİME: (Ar.) Ka. - (bkz. Müslim).
MÜSTAKİM: (Ar.) Er. - Doğru, düz, dik. Temiz,
namuslu.
MÜSTEAN: (Ar.) - Kendisinden yardım beklenen, yardım
istenen. -Allah'ın sıfatlarındandır.
MÜSTEBŞİR: (Ar.) Er. - İstibşar
eden, müjdeleyen. Müjde ile sevinen.
MÜSTECAB: (Ar.) Er. - İsticabe edilmiş, kabul olunmuş,
(bkz. Mücab).
MÜSTEKBİR: (Ar.) 1. Kibirlenen
kendini büyük gören, büyüklenen. 2. Alah'a karşı büyüklenen kafir ve mülhid. -
İsim olarak kullanılmaz.
MÜSTEKFİ: (Ar.) Er. - Yetecek kadarını isteyen.
MÜSTENİR: (Ar.) Er. - Işıklı, parlak.
MÜSTENİRE: (Ar.) Ka. - (bkz.
Müstenir).
MÜSTESNA: (Ar.) 1. İstisna edilen, kural dışı bırakılan,
bırakılmış. 2. Bütün. 3. Ayrı tutulan, ayrık. 4. Benzerlerinden baskın. - Erkek
ve kadın adı olarak kullanılır.
MÜSTEZIM: (Ar.) Er. 1. İstizanı eden, büyük gören, büyük
tutan, cömert. 2. Kibirli, gururlu.
MÜŞERREF: (Ar.) - Şereflendirilmiş kendisine
şeref verilmiş, şerefli.
MÜŞFİK: (Ar.) - Şefkatli,
merhametli, acıyan, seven. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
MÜŞFİKA: (Ar.) Ka. - (bkz.
Müşfik).
MÜŞİR: (Ar.) Er. 1. Haber
veren, bildiren. 2. Emir ve işaret eden. 3. Mareşal. - Daha çok lakab olarak
kullanılır.
MÜŞTAK: (Ar.) Er. - İştiyaklı, özleyen,
göreceği gelen, can atan.
MÜŞTEHİR: (Ar.) - İştihar eden,
şöhret bulan, meşhur. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
MÜTEÂL: (Ar.) Er. - Yüksek, yüce. (bkz. Bülend).
MÜTİM: (Ar.) Er. - Tamamlayan, tamamlayıcı,
tamamlamaya yarayan.
MUTTAKİ: (Ar.) Er. - İttika eden, sakınan,
çekinen. Allah'tan korkan, abid, zahid. - Hz. Peygamberin isimlerinden.
MÜVEDDET: (Ar.) Ka. - Sevgi, muhabbet, dostluk.
MÜVELLÂ: (Ar.) - Bir davanın veya anlaşmazlığın halli,
bir işin araştırılması konusuna şeriatça vazifelendirilmiş şahıs. - Erkek ve
kadın adı olarak kullanılır.
MÜYESSER. (Ar.) Ka. - Kolayı bulunup yapılan, kolay
gelen, kolaylıkla olan.
MÜZAHİR: (Ar.) Er. - Zahir olan, arka çıkan, yardım eden,
koruyan.
MÜZDÂD:
(Ar.) Er. - Ziyadeleşmiş, artmış, çoğalmış. - Türk dil kuralı açısından "d/t"
olarak kullanılır.
MÜZEHHER: (Ar.) Ka. - Çiçekli,
çiçeklenmiş, çiçek açmış. - (bkz. Zühre).
MÜZEKKİR: (Ar.) Er. – Zikreden hatıra getiren anan. Zikreden ibadet
eden. - Hz. Peygamberin isimlerinden.
MÜZEMMİL: (Ar.) Er. 1. Bir şeye sarılmış sargılanmış. 2. Kur'an-ı Kerim'de bir sure
adı.
MÜZEYYEN: (Ar.) Ka. - Zinetlendirilmiş, süslenmiş, süslü.
-------------------Sonu-----------------